top of page

Su Çiçeği: Bulaşma, Belirtileri, Tedavi ve Aşılama

Su çiçeği, çocukluk çağında sıkça görülen ve genellikle hafif seyreden bir viral enfeksiyon hastalığıdır. Bu makalede, su çiçeğinin bulaşma yolları, aşılama yöntemleri ve tedavi seçenekleri ele alınmaktadır.


Su çiçeği, Varicella zoster virüsünün (VZV) neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Su çiçeği genellikle çocuklarda görülür ve tipik olarak hafif belirtilerle seyreder. Ancak, bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde veya yetişkinlerde daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir.


Bulaşma

Su çiçeği, VZV'nin bulaşmasıyla meydana gelir. Bulaşma genellikle aşağıdaki yollarla gerçekleşir:

  • Havadan bulaşma: Su çiçeği, öksürme ve hapşırma sonucu havaya yayılan mikrodamlacıklar aracılığıyla kolayca bulaşır. Koridor hastalığı olarak da adlandırılan su çiçeği virüsü havada asılı kalarak uzun mesafelere kadar bulaştırıcılığı vardır. Korunmak için N95 maske kullanmak gerekir, cerrahi maske kişiyi bulaştan korumaz.

  • Direkt temas: Enfekte olan bir kişinin su çiçeği kabarcıklarıyla doğrudan temas etmek de hastalığın bulaşmasına neden olabilir.

Belirtileri

Su çiçeği için inkübasyon dönemi (kuluçka dönemi), yani virüsle temas ettikten sonra belirtilerin ortaya çıkması arasındaki süre, genellikle 10 ila 21 gün arasında değişir. Ortalama olarak, inkübasyon dönemi yaklaşık 14-16 gün sürer. Bu süre zarfında virüs, vücutta sessizce çoğalır ve bulaşıcı hale gelir. Inkübasyon döneminin sonunda, hastalığın tipik belirtileri ortaya çıkar ve kişi bulaşıcı olmaya başlar.


Su çiçeği, tipik olarak aşağıdaki belirtilerle karakterize edilir:

  1. Ateş: Su çiçeğinin ilk belirtilerinden biri, hafif ila orta derecede yüksek ateştir. Ateş, hastalığın diğer belirtileri ortaya çıkmadan önce başlayabilir ve hastalık süreci boyunca devam edebilir.

  2. Halsizlik ve baş ağrısı: Hasta genellikle halsizlik, baş ağrısı ve genel rahatsızlık hisseder. Bu belirtiler, ateşle birlikte hastalığın başlangıcında ortaya çıkar.

  3. İştahsızlık: Su çiçeği olan kişilerde iştahsızlık görülebilir.

  4. Kaşıntılı döküntüler: Su çiçeğinin en belirgin belirtisi, kaşıntılı ve sıvı dolu kabarcıklar şeklinde ortaya çıkan döküntülerdir. Döküntüler, öncelikle yüz, gövde ve saçlı deride başlar ve daha sonra kollar, bacaklar ve diğer vücut bölgelerine yayılır.

  5. Kabarcıkların evreleri: Su çiçeği kabarcıkları genellikle üç evre geçirir:

  • Kırmızı lekeler: İlk olarak, deride kırmızı, düz lekeler şeklinde döküntüler ortaya çıkar.

  • Kabarcıklar: Lekeler kabarcıklara dönüşür ve sıvı ile dolu hale gelir. Bu kabarcıklar genellikle ağrısızdır, ancak kaşıntıya neden olabilir.

  • Kabuk bağlama: Kabarcıklar kurur ve kabuk bağlar. Bu dönemde, yeni kabarcıkların oluşumu durur ve mevcut kabarcıklar iyileşmeye başlar.


Su çiçeği, hastalığın belirtileri ortaya çıkmadan yaklaşık 1-2 gün önce bulaşıcı hale gelir ve kabarcıkların tamamen kabuk bağlayıp iyileşene kadar bulaşıcı olmaya devam eder. Genellikle, bu süreç hastalığın başlamasından itibaren yaklaşık 5-7 gün sürer, ancak bazı durumlarda daha uzun sürebilir.


Bulaşıcılığın sona erdiğini belirlemek için, kabarcıkların tümünün kabuk bağlamış olmasına ve yeni kabarcıkların oluşmamış olmasına dikkat etmek önemlidir. Bu noktada, su çiçeği hastası genellikle güvende kabul edilir ve hastalığı başkalarına bulaştırma riski önemli ölçüde düşer.


Su çiçeği belirtileri, bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde, bebeklerde ve yetişkinlerde daha şiddetli olabilir. Su çiçeği şüphesi durumunda, bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.



Tedavi

Su çiçeği genellikle hafif seyreden bir hastalık olduğu için, tedavi genellikle belirtileri hafifletmeye yöneliktir. Şunlar yapılabilir:

  • Ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaçlar: Parasetamol gibi ilaçlar, ateşi düşürmeye ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir.

  • Antihistaminik ilaçlar: Kaşıntıyı azaltmaya yardımcı olabilirler.

  • Topikal kremler ve losyonlar: Su çiçeği kabarcıklarının neden olduğu kaşıntı ve rahatsızlığı hafifletmeye yardımcı olabilirler. Örneğin, kalamin losyonu ciltteki tahrişi azaltabilir.

  • Hidrasyon: Bol sıvı tüketmek, vücudun virüsle savaşmasına yardımcı olur ve genel iyilik hali sağlar.

  • İstirahat-Dinlenme: Hastalık süresince dinlenmek, vücudun enerji toplayarak virüsle mücadele etmesini sağlar.

Su çiçeği olan yetişkinlerde veya bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde, antiviral ilaçlar reçete edilebilir. Bu ilaçlar, virüsün çoğalmasını engelleyerek hastalığın şiddetini ve süresini azaltabilir. Antiviral ilaçların etkili olabilmesi için, hastalığın erken döneminde başlanması önemlidir.


Komplikasyonlar ve Riskler

Su çiçeği genellikle hafif seyreder, ancak bazı durumlarda ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bunlar arasında bakteriyel deri enfeksiyonları, zatürre, menenjit ve ensefalit sayılabilir. Bu nedenle, su çiçeği belirtileri şiddetli hale gelirse veya iyileşme sürecinde aksamalar yaşanırsa, bir sağlık uzmanına başvurmak önemlidir.


Su çiçeği lezyonları iz bırakır mı ?

Su çiçeği lezyonları, çoğu durumda ciltte kalıcı iz bırakmaz ve iyileştikten sonra tamamen kaybolur. Bununla birlikte, bazı durumlarda su çiçeği lezyonları deride iz bırakabilir. İzlerin oluşmasına neden olan faktörler şunlardır:

  1. Kaşıma: Su çiçeği kabarcıkları kaşıntıya neden olabilir ve kaşınan bölgelerde cilt tahriş olabilir. Kaşımak, kabarcıkların yırtılmasına ve enfekte olmasına neden olabilir, bu da ciltte iz bırakma riskini artırır. Kaşıntıyı azaltmak için, antihistaminik ilaçlar ve topikal kremler veya losyonlar kullanılabilir.

  2. Bakteriyel enfeksiyon: Su çiçeği kabarcıklarının enfekte olması ve ciltte bakteriyel enfeksiyon gelişmesi durumunda, iz bırakma riski artar. Bu tür durumlar, uygun antibiyotik tedavisi ile yönetilmelidir.

  3. Cilt tipi ve iyileşme süreci: Bireyin cilt tipi ve iyileşme süreci de iz oluşumu üzerinde etkili olabilir. Bazı kişilerde, cilt iyileşme sürecinde daha fazla iz bırakabilir.

Su çiçeği lezyonlarının ciltte iz bırakmaması için, aşağıdaki önlemler alınabilir:

  1. Kaşıntıyı kontrol altında tutmak için doktorun önerdiği ilaçları ve topikal ürünleri kullanın.

  2. Lezyonlara dokunmamaya ve kaşımamaya özen gösterin.

  3. Yara ve kabarcıkların temiz ve kuru kalmasını sağlayın.

  4. Bakteriyel enfeksiyon belirtileri görülmesi durumunda hemen doktora başvurun.

Ciltte iz bırakan su çiçeği lezyonları için, dermatologlar çeşitli tedavi yöntemleri önerebilir. Bu yöntemler arasında lazer tedavisi, kimyasal peeling ve dermabrazyon gibi cilt yenileme teknikleri bulunmaktadır.


Bağışıklık


Bağışıklık sistemi zayıf olan bebeklerde veya sağlık sorunları olanlarda, su çiçeği daha şiddetli seyredebilir ve ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle, bu tür bebeklerin yakından izlenmesi ve gerektiğinde tıbbi müdahale alması önemlidir.


Su çiçeği geçiren bebeklerin, enfeksiyon sonrası bağışıklık kazanmaları beklenir. Bu durum, tekrar su çiçeği geçirme riskini büyük ölçüde azaltır.


Zona (Herpes Zoster) Görseli


Ancak, virüs vücutta kalıcı olarak kalabilir ve daha sonra hayatın ilerleyen dönemlerinde zona (herpes zoster) olarak tekrar ortaya çıkabilir.










Su çiçeği aşısı olmamış bebeklerin enfekte olması durumunda, bir sağlık uzmanına danışılmalı ve uygun tedavi ve destekleyici bakım sağlanmalıdır. Ayrıca, su çiçeği aşısı olmamış bebeklerin aşılanması, hastalığın önlenmesi ve komplikasyon riskinin azaltılması açısından önemlidir. Aşı olmamış yetişkinler ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler için de aşı önerilmektedir.


Aşılama

Su çiçeği aşısı, Varicella zoster virüsüne (VZV) karşı bağışıklık sağlamak için kullanılır. Aşının temel amacı, su çiçeği vakalarının sayısını ve şiddetini azaltmak, hastalığın yayılmasını önlemek ve komplikasyon riskini düşürmektir. Su çiçeği aşıları, genellikle canlı zayıflatılmış virüs içerir ve aktif aşı olarak adlandırılır.

  • Aktif (Canlı zayıflatılmış) Su Çiçeği Aşısı: Aktif su çiçeği aşısı, zayıflatılmış (hastalığa neden olmayacak kadar zayıf) Varicella zoster virüsü içerir. Bu aşı, bağışıklık sistemini virüse karşı uyaran zayıf virüslerle çalışır. Vücut, virüsle karşılaştığında, bağışıklık sistemi onu tanır ve hızla yok eder, böylece hastalığın ortaya çıkmasını engeller.

Aktif su çiçeği aşısı, ülkemizde çocuklara 12 aylıkken yapılmaktadır. Aşının etkinliği %90 ila %95 arasında değişir.

  • İnaktif Su Çiçeği Aşısı: İnaktif su çiçeği aşısı şu anda kullanılmamaktadır. İnaktif aşılar, öldürülmüş veya inaktive edilmiş virüsler veya virüs proteinleri içerir. Bu tip aşılar, bağışıklık sistemi için yeterli bir yanıt oluşturmayabilir ve bu nedenle su çiçeği için aktif aşı tercih edilir. Ancak, Varicella zoster virüsü ile ilgili olarak, inaktif aşılar zona (herpes zoster) enfeksiyonlarına karşı kullanılır. Zona aşısı, yaşlı yetişkinlerde zona riskini azaltmak için önerilir ve genellikle 50 yaş ve üzeri kişilere uygulanır. Malesef ülkemizde bulunmamaktadır.

Su çiçeği aşısı, genellikle güvenli ve etkilidir, ancak bazı durumlarda yan etkilere neden olabilir. Aşının uygulanmasından sonra hafif ateş, ağrı ve kızarıklık gibi yan etkiler görülebilir. Aşının ciddi yan etkileri nadirdir, ancak aşıya karşı alerjik reaksiyonlar veya nörolojik sorunlar gibi durumlar yaşanabilir.

Aşı, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilere veya aşı bileşenlerine alerjisi olanlara uygulanmamalıdır.

Aşı yapılacak kişinin sağlık durumu, yaş ve diğer faktörler göz önünde bulundurularak doktor tarafından değerlendirilmelidir. Aşının güvenli ve etkili olduğundan emin olmak için, doktora danışmak önemlidir.


Su çiçeği aşısının yan etkileri şunları içerebilir:

  1. Enjeksiyon bölgesinde ağrı, kızarıklık veya şişlik: Bu yan etkiler yaygındır ve genellikle hafiftir. İlk birkaç gün içinde kendiliğinden geçerler.

  2. Hafif ateş: Aşıdan sonra hafif ateş görülebilir, ancak genellikle ilaçla kontrol altına alınabilir ve kısa sürede geçer.

  3. Hafif döküntü: Bazı kişilerde aşıdan sonra hafif döküntüler oluşabilir. Bu durum genellikle geçicidir ve ciddi bir sorun teşkil etmez.

  4. Alerjik reaksiyonlar: Aşıya karşı alerjik reaksiyonlar nadirdir, ancak aşının bileşenlerine alerjisi olan kişilerde görülebilir. Alerjik reaksiyon belirtileri arasında deride döküntü, nefes almada zorluk, yüzde şişlik ve hızlı nabız bulunur. Böyle bir durumda acil tıbbi yardım alınmalıdır.

Su çiçeği aşısı, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilere, hamile kadınlara, aşı bileşenlerine alerjisi olanlara veya aşının herhangi bir bileşenine karşı ciddi alerjik reaksiyon geçmişi olanlara uygulanmamalıdır. Aşının uygulanması öncesinde doktorla konuşarak, kişinin tıbbi geçmişi ve aşının uygunluğu hakkında bilgi almak önemlidir.

Su çiçeği aşısı, su çiçeği vakalarının sayısını ve şiddetini önemli ölçüde azaltmış ve komplikasyon riskini düşürmüştür. Bu nedenle, aşı programlarına uyarak ve doktor tavsiyelerine göre aşılama yapmak, su çiçeğinin kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynamaktadır.


bottom of page